Kaplumbağa Terbiyecisi'nin Sırrı

By Oguzhan Koc - 06 Ekim



Türk resminde en çok bilinen tablo şüphesiz Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi isimli yapıtıdır. uzzle’ları ve reprodüksiyonları o kadar çoğaldı ki artık popüler bir figüre dönüştü düşünceli bir yüzle kaplumbağalara bakan adam. Onunla her yerde karşılaşmak mümkün hale geldi. Dizi sahnelerinde, karikatürlerde, hediyelik eşyalarda… Aslında her zaman yıldızı bu kadar parlak olmamıştı Kaplumbağa Terbiyecisi’nin.Tablonun 2000’li yıllara kadar esamesi bile okunmuyordu. Bırakın bir başyapıt kabul edilmeyi sanat tarihi kitaplarında adı bile geçmiyordu. Hatta yayınlanmış renkli bir baskısını gören dahi yoktu. Hiç var olmamış gibiydi Kaplumbağa Terbiyecisi. Ta ki 2004 yılındaki o meşhur müzayedeye kadar. Küresel kriz nedeniyle mallarına el konulan bir banka sahibi, TMSF tarafından iş adamının borçları karşılığında satılan bir tablo, Türkiye’nin iki büyük burjuva ailesinin yeni kurulmakta olan müzeleri için girdikleri amansız bir açık arttırma rekabeti ve tüm bunların sonucu 3.5 milyon dalara satılan bir resim. Basının ilgisini çekmeye yetmişti haliyle. Sanattan çok ticaretti aslında ilgi odağı olan. O zamanın döviz kuru ile hesaplandığında “5 trilyonluk resim” diye nam salmıştı. Kaplumbağa Terbiyecisi bir pop yıldız gibi birdenbire şöhret oldu. Yıllar süren unutulmuşluğu sona ermişti.

Peki, ressam kendisini Bursa Yeşil Cami’nin içinde, kırmızı bir kaftan giymiş derviş kılığında biraz kambur, biraz da düşünceli durup, yerdeki kaplumbağalara bakarken resmederek ne anlatmak istemişti?

Belki de hiçbir zaman cevabını tam olarak veremeyeceğimiz bir sorudur bu.

Osman Hamdi Bey’in tablolarında görünen erkek figürü çoğu zaman kendisidir. Ressam doğuya özgü kıyafetler giyerek çektirdiği fotoğraflarına bakarak çizer resimlerini. 2 metre 23 santim boyundaki Kaplumbağa Terbiyecisi tablosunda görünen yaşlıca erkek figürü de Osman Hamdi Bey’in ta kendisidir. Genel kabul tablonun batılılaşmaya çalışan doğulu bir toplumda aydın olmanın zorluğunu betimlediği yönündedir. O ağırkanlı hayvanların öğrenmeye pek de niyetli olmadığı apaçık ortadır. Yaşlı adamın yüzündeki düşünceli ifade onun pes etmek üzere olduğunu mu anlatıyordur yoksa dişini sıkıp sabır gerektiren işine devam edeceğini mi bilinmez.

Türk aydının tarihsel kaderi de bu değil midir?

Bir yıl önceye kadar tablonun gizemi çözülmüş gibiydi. Ama tarihçi Edhem Eldem Kaplumbağa Terbiyecisi hakkında bambaşka bir iddia ortaya attı. (Toplumsal Tarih Dergisi mayıs 2009.) Eldem’in sorduğu soru şuydu: Neden bir anlam arıyoruz ki bu resimde? Belki de Osman Hamdi Bey bize hiçbir şey anlatmak istemiyordur. Eğlenceli bir resim çizmiştir sadece. Edhem Eldem’in bulduğu kanıt ise hiç de yaban atılacak türden değildi. Fransız seyahat dergisi Le Tour du Monde’un 1869 yılındaki sayısında bir çizim yayınlanmıştı. Bir kaplumbağa oynatıcısı                                                !



Acaba bu çizim Osman Hamdi Bey’in esin perisi olabilir miydi?

1869 yılında Bağdat Valisi Mithat Paşa’nın hizmetinde çalışıyordu Osman Hamdi Bey ve o yıl babasına yazdığı bir mektupta Le Tour de Monde dergisini severek okuduğundan bahsetmekteydi. Osman Hamdi Bey’in dergide yayınlanan çizimi 37 yıl bilinçaltında saklayıp, 1906 yılında kendi kaplumbağa terbiyecisini çizerken hatırladığı düşünülebilir. Dahası da var. Birçok ressam gibi Osman Hamdi Bey de tablolarına isim vermezdi. Resimler sergilerde teşhir edildikçe, haklarında gazete haberleri yayınlandıkça bir isim ön plana çıkar ve kulaktan kulağa yayılırdı. Kaplumbağa Terbiyecisi için de durum böyledir. Tablo yapıldığı yıl Paris’te sergilendiğinde Kaplumbağalı Adam ismiyle kataloga girmişti. Terbiyeci kısmı sonradan ona yakıştırılmıştır.

Ama bu gerçekler bizi Kaplumbağa Terbiyecisi’ni yorumlarken aşırı okuma yapmışız sonucuna götürür mü? Tablo da doğu batı ilişkisi, aydın halk ikilemi gibi metaforlar aramak bir zorlama mıdır?

Ben bu noktada bir tarihçinin soğukkanlılığıyla değil Osman Hamdi Bey’in hayatını yazmaya çalışmış bir romancının heyecanıyla düşünmeye başladığımı itiraf etmeliyim. Ama kendimce delillerim de yok değil. Her şeyden önce söz konusu iki resim arasındaki farkı gözden kaçırmamamız gerekir. Osman Hamdi Bey’in tablosundaki düşünsel derinliğin izi bile yoktur Le Tour de Monde’da yayınlanan çizimde. Resimlerdeki adamların suratlarına dikkatlice bakmamız yeterlidir bunu idrak etmek için. Osman Hamdi Bey’in bir meselesi vardır! Bu yüzden Le Tour de Monde’taki çizimin ortaya çıkmasıyla başlayan kaplumbağa terbiyecisinin sırrı çözüldü yaygarası kaçınılması gereken iddialı bir yorumdur. Ama o çizime, kaplumbağa terbiyecisinin esin perisi demek yanlış olmaz.

Osman Hamdi Bey hayatı boyunca iğneyle kuyu kazmayı seçmiştir. Ömrünü doğulu bir topluma modernist kurumlar kazandırmaya çalışarak geçirmiştir. Arkeoloji müzesini ve güzel sanatlar akademisini kurmuş, buraların gözde mekânlar haline gelmesi için uğraşmış, antik eserlere hiç değer vermeyen bir anlayışı değiştirmek için vücudunu siper etmiş ve bunları yaparken de kimseden destek bulamamış biridir o. Tablonun yapıldığı 1906 yılı ise ressamın bin bir zorlukla geçen müze müdürlüğünde 25. yılını doldurduğu tarihe denk gelmesinin tesadüften öte bir anlam taşıdığı aşikârdır. Osman Hamdi Bey ölümüne birkaç yıl kala yaptığı bu tabloyla neden bize hayatının kısa bir özetini sunmak istemiş olmasın? Bu yüzden Kaplumbağa Terbiyeci Osman Hamdi Bey’in otoportresi olduğu kadar aynı zamanda da otobiyografisidir demeyi sürdürmekte bir sakınca görmüyorum. Ve ben o resme her baktığımda, bu topraklarda aydınlanma düşüncesinin filizlenmesi için emek vermiş tüm kaplumbağa terbiyecilerini görüyorum.

  • Share:

You Might Also Like

0 Yorum