Pearl Harbor Saldırısı

By Oguzhan Koc - 07 Şubat

Pearl Harbor Saldırısı (Anadolu Tarih)

  7 Aralık 1941, Amerikalıların yüreklerini sonsuza dek acıyla dolduracak bir tarihtir. Başkan Franklin D. Roosevelt bunu “şerefsizlik tarihinde yaşayacak bir gün” olarak nitelemiştir. Bu tarihte, Japon uçakları bir anda göklerin maviliğinde belirip Amerikalıların Pearl Harbor’daki donanmasını bombalamıştı. Büyük bir uçak gemisi filosundan havalanan 400 uçak Hawaii’nin Oahu adasına hiç beklenmedik bir şekilde ölüm yağdırmıştı.
Peki, Pearl Harbor baskını neden yapılmıştı? 1937 yılında Japonya’nın Çin’i işgal etmeye başlamasıyla ABD’nin Çin’deki çıkarlarına büyük zarar vermiş, ABD’nin tepki göstermesi ise fazla gecikmemişti. Özellikle, Japon işgaline karşı savaşan Çinlilerin komutanı olan Çan Kay Şek’e verilen destek Japonları son derece sinirlendirmiş, iki ülke arasındaki soğuk rüzgarlar sertleşmeye başlamıştı. II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle durum daha da kötüleşti. Batılı ülkelerin II. Dünya Savaşı nedeniyle birbirleriyle uğraşmasından yararlanan Japonya Asya’daki emperyalist yayılmasına hız verince ABD ile olan çıkar çatışmaları daha da büyüdü. 

Fakat ABD’nin tepki göstermesinde en büyük gelişme, Japonya’nın 27 Eylül 1940’da Almanya ve İtalya ile Üçlü Pakt’a imza atmasıydı. Bu, doğrudan doğruya ABD’ye yönelik bir tehditti. Çünkü Fransa’nın düşmesinin ardından Avrupa’da Hitler’e karşı koyan tek güç İngiltere kalmış ve ABD İngiltere’yi destekleme kararı almıştı. 1941 Nisan’ında ABD’liler ortamı yumuşatmak için Japonlarla diplomatik görüşme yapmaya çalıştıysa da, Japonlar bu yeni politikayı ABD’nin zafiyet göstergesi olarak yorumladı; ABD’nin Çin’e ve İngiltere’ye yaptığı yardımlara bir an önce son vermesini istedi. ABD’nin tepkisi ise çok daha sertti: Panama Kanalı’nı Japon gemilerine kapattı, ülkesindeki tüm Japon alacak ve mallarını dondurdu, Japonya ile yapılacak ticareti sıkı bir denetim altına aldı. Japonya’ya hurda metal ve petrol ihracatı da yasaklanmıştı. Oysa Japonya petrol ithalatının neredeyse %80’ini ABD’den gerçekleştiriyordu.

 ABD’nin verdiği Hull Notası Japonlar tarafından ültimatom olarak değerlendirilince tüm diplomatik görüşmeler sona erdi. Artık köprüler atılmıştı… Japonya, Pearl Harbor Saldırısının Planlarına Başlıyor Japonların Pasifik’te Amerikalıları ağır bir yenilgiye uğratma planı, 1941 yılının Kasım ayı ortalarında uygulamaya konulmuştu. Hull Notası’nın ardından Japon Amiral Yamamato ABD ile bir savaşın ufukta olduğunu anladığından harekat planı hazırlıklarına başlamıştı. Plan, beklenmedik ve ani bir saldırı üzerine geliştirilmiş ve temel hedefi ABD’nin Pasifik donanmasını yok etmeye yönelikti. Eğer ABD’nin Pasifik donanması yok edilirse ABD’nin toparlanabilmesi en az bir yıl sürecekti ve bu süre Japonya’ya çok rahat hareket etme alanı sağlayacaktı. 

Japonya’daki Amerikan ajanları, Japon donanmasının büyük gemileri, birer birer bağlı bulundukları limanlardan ayrılıp kayıplara karıştıklarında durumu ABD’ye bildirmişlerdi. Gemiler, Kuzey Japonya’nın buzlu sularında uzanan bir dizi adanın arasında Tankan Körfezi’nde toplanmaktaydılar. 26 Kasım’da altı uçak gemisi, iki savaş gemisi, üç kruvazör, dokuz destroyer, sekiz tanker ve üç denizaltıdan oluşan filo yola çıktı. Beşi mini denizaltılar taşıyan 25 denizaltılık bir öncü kuvveti, daha önce yola çıkmıştı. Filonun önünde, aşılacak koskoca Pasifik Okyanusu vardı ve görevin başarılması için filonun varlığının bile bilinmemesi gerekiyordu. 

Bu yüzden telsiz konuşmaları yasaklandı, denize çöp dökülmedi, az duman çıkaran yakıtlar kullanıldı ve karartma yasağına kesinlikle uyuldu. Japonya sularında kalan diğer gemiler, Birleşik Devletler ajanlarının, tüm filonun bölgede olmadığını anlamamaları için birbirleriyle haberleşmelerini arttırdılar. 1 Aralık’ta Tokyo’dan esrarengiz bir mesaj yayımlandı: “Niitaka Dağı’na tırmanın.” Bunun ne anlama geldiğini yalnızca vurucu filonun komutanı Tümamiral Chuichi Nagumo biliyordu. İmparatorluk Konseyi, savaş kararı almıştı. Pearl Harbor baskını yapılacaktı. Yine de komutana verilen emir kesindi. 6 Aralık gününe kadar filo görülecek olursa, sürpriz unsurunu kaybetmiş olacağı için, geri dönecekti. 7 Aralık günü görüldüğü takdirde, baskını yapıp yapmama karan komutana bırakılıyordu. Baskın günü ve saati olarak 7 Aralık pazar, saat 08.00 seçilmişti. Washington savaş ilanına karşı hazırlıklıydı. Amerikalılar, Tokyo ile Washington’daki Japon Büyükelçiliği arasındaki haberleşme şifresini çözmüşlerdi. 
Japon elçisi tarafından kendilerine verilecek notayı da ele geçirmiş bulunuyorlardı. Bir savaş ilânı olan bu nota, Amerika’yı İkinci Dünya Savaşı’na sokacaktı. Hawaii’ ye saldırdıkları anda notayı da vermek, o garip Japon şeref duygusunu tatmin etmiş olacaktı. Ancak notayı verme emrini, Tokyo’dan zamanında alamamışlardı. Böylece, 7 Aralık sabahı Hawaii Adalarındaki Amerikalılar, Japonlar için bir hedef oluşturduklarını bilmiyorlardı. Savaş ilan edildiği takdirde Hawaii’nin sivil Japonlarının sabotajlara başlayacağından korkuluyordu. Ama Pearl Harbor’un ilk ateş hattında olması diye bir şey akla bile gelmezdi. 7 Aralık sabahı erken saatlerde Amerikan askeri personeli, Honolulu’nun cumartesi gecesi partilerinden ve danslarından yorgun dönüp yatmışlardı. Bu sırada, Japon öncü gücünün iki düzüne denizaltısı Pearl Harbor’u sarmaktaydı. Bunların görevi kaçmaya çalışan gemileri torpillemekti. 

Beş denizaltıdan çıkan ikişer kişilik mini denizaltılarda, ikişer torpil bulunuyordu. Bunlar da uçak saldırısı başladığı anda limana girip gemileri törpüleyeceklerdi. Amerikalıları uyandırması gereken bir uyarı daha vardı. Saat 3.30’da Condor mayın temizleme gemisi Pearl Harbour limanına doğru yaklaşan bir periskop görmüştü. Limanın hemen dışında devriye görevinde olan Condor, Ward destroyerine işaret vermiş, savaş alarmına geçilmişti. Ama denizaltı bir daha görülmeyince bir saat sonra alarm kaldırılmıştı. Sabah saat beşten az önce Condor devriye nöbetini bıraktı. Limanın ağzındaki denizaltı ağı, geminin girmesi için açıldı. Birkaç saat içinde limana girip çıkacak gemi olduğundan, ağ açık bırakıldı. Böylece Pearl Harbor’da yatan 96 savaş gemisine doğru zaten yol almakta olan mini denizaltıların yolu, tümüyle açılmıştı. Ne Condor, ne de Ward denizaltıyı gördüklerini bildirmedikleri için ağı kapatmak için bir neden görülmemişti. 

Saat 6.00’da Oahu’nun 250 mil kuzeyinde altı Japon uçak gemisi burunlarını rüzgâra verdiler ve uçak filoları sevinç çığlıklarıyla havalandılar. Plana göre iki dalga halinde 350 uçak, biri saat 6’da, diğeri 7’de olmak üzere havalanacaktı. Diğer 80 uçak ise, keşif ve donanmayı savunma görevlerini üstleneceklerdi. Pearl Harbor’un büyük bir bölümü uykudaydı. Saat 6.45’te savaşın ilk mermisi atıldı. Hâlâ devriye nöbetinde olan Ward, liman girişinde bir mini denizaltı görmüş ve ateşe başlamıştı. Sonra denizaltıya bindirmek istermiş gibi üzerine doğru yol aldı ve yanından geçerken bir su bombası attı. Denizaltı havaya uçtu. Daha sonra ikinci bir denizaltı daha görüldü. Atılan bombalarla bunun da batırıldığı sanıldı. Saat 7’yi bir kaç dakika geçe ikinci Japon uçağı dalgası da havalanmıştı. 

Ward kıyıya, denizaltılarla çatışmasını, ikisi de şifreli, iki mesajla bildirdi. Fakat şifre çözmedeki gecikmeler yüzünden, ilk mesaj, Pearl Harbor’daki Amerikan deniz üssünde görevli tek kişiye, ancak saat 7.15’te gelebildi. Yedek Yarbay Harold Kaminsky, üst rütbe subaylarından bir ikisini uyandırabilmek için yirmi dakika uğraştı. Pearl Harbor’daki savaş gemilerinde ise, yalnızca bayrak çekme işiyle uğraşılmaktaydı. Saat yediden az önce gelen bir uyarı daha boşa çıktı. Oahu’daki kara kuvvetleri radar istasyonları kuzeyden gelen iki uçak saptamışlardı. Bunlar, hiç kuşkusuz diğer uçakların önünde uçan Japon keşif uçaklarıydı. Raporlar adanın haber merkezine iletildi. Ancak ne yazık ki, saat yedide herkes kahvaltıda olurdu. Bu yüzden bu bir saatlik tehlike uyarısı da savsaklanmış oldu. 

Oahu adasının kuzey ucundaki Opana radar istasyonu, saat 7.05’te büyük bir saldırının başlamak üzere olduğu işaretini almıştı artık. Ekranda düzinelerce uçak görünüyordu. Opana’dakilerin de kahvaltıda olmaları gerekirdi, ama onlar 100 mil ilerdeki bu büyük tehlikeyi saptamak için ekranlarının başından ayrılmadılar. Raporlarını hemen haberalma merkezine ilettiler. Ancak merkez, kahvaltı için kapanmış sayılırdı; görevde olan iki kişiden biri telefon memuru, diğeri de gidip kahvesini içmek için sabırsızlanan bir subaydı. Opana’daki radarcılar raporlarının önemsenmemesine kızarak radarlarını kapatıp kahvaltıya gittiler. Japon uçakları kıyıya yaklaşmıştı artık. Pearl Harbor’da yatan Nevada gemisinde bayrak çekilirken bando Amerikan ulusal marşını çalmaya başlamıştı. Tam o anda gökyüzünde, kanatlarında parlak kırmızı birer daire bulunan bir uçak belirdi. 

Yarbay Mitsuo Fuchida komutasındaki ilk Japon saldırı filosu, genel saldırı anlamına gelen “To To To” ile Pearl Harbor’a saldırmaya başlamıştı. İlk uçak bir torpil fırlatıp Nevada’nın güvertesini sıyırarak geçip gitti. Uçağın arka makineli tüfekçisi, bandoya ateş ettiyse de ancak bayrağı parçalayabildi. Bando, marşı bitirdikten sonra kaçtı. Saat tam 7.55’ti. Saat 08.00’de Washington’a, Atlantik ve Pasifik Filolarına ve denizdeki bütün ABD savaş gemilerine bir mesaj yayınlanıyordu: “Pearl Harbor’a hava baskını yapıldı… Bu manevra değildir.” Bundan sonraki iki saat boyunca dalga dalga gelen bombardıman uçakları, Pearl Harbor ile çevresindeki hava üslerini altüst etti. Çoğu yerde olmak üzere, 200’e yakın Amerikan uçağı yok edildi

Saldırının ortasında Oahu’ya bir görevden dönen bir Amerikan B-17 filosu, kendisini karışıklığın içinde buldu, imkân olan her yere inmeye çalıştı. Japonlar 30 uçak, beş mini denizaltı ve bir denizaltı ile 100 insan kaybetmişlerdi. Baskın unsurunu çok iyi kullanabildikleri için kayıpları bu kadar azdı. Uyarılara aldırış etmeyen Amerikalıların kayıpları ise korkunçtu. Pearl Harbor’da yanan petrolden yükselen kara dumanlar, olayı gözlerden saklamaktaydı. Oklahoma savaş gemisi beş torpil yemiş, batmıştı. Arizona bir tek bombayla havaya uçmuştu. 1100 kişi ölmüştü. Diğer üç savaş gemisi ağır yara almışlarsa da, daha sonra onarılabilmişlerdir. 

West Virginia altı torpil yiyerek batmıştı. Bir torpil ve iki bomba yiyen Nevada alevler içinde liman ağzından dışarı çıkmaya çalışmış, ama karaya oturmuştu. Tennessee, Pennsylvania ve Maryland gemileri de hasar görmüşlerdi. Hedef gemisi Utah batmıştı. Helena kruvazörü de. Helena o kadar kuvvetli patlamıştı ki, patlamanın şiddeti yanındaki mayın gemisi Oglala’yı da batırmıştı. Shaw, Cassin ve Downes havuzda batırılmışlardı. Raleigh isabet almış ama batmamış, 

Honolulu kruvazörü saf dışı kalmıştı. Yaklaşık 90 dakika süren ve iki dalgadan oluşan saldırıda 68 sivil ve 2335 Amerikan denizcisi olmak üzere 2403 Amerikalı yaşamlarını yitirmiş, 1143 asker ve 35 sivil yaralanmıştı. Amerikalıların yarısı Arizona ile sulara gömülmüş bulunuyordu. Japonların bu saldırılar sırasındaki en büyük hatası ise birçok tarihçiye göre yalnızca savaş gemilerine yoğunlaşıp adadaki yakıt tanklarına ya da tamir atölyelerine karşı bir saldırı da bulunmamasıydı. Oysa bu binalara yapılacak bir saldırı ABD’yi çok daha zor durumda bırakabilirdi. 

Çünkü ABD’nin Hawaii dışındaki en yakın lojistik destek sağlayabileceği yer binlerce kilometre uzaktaki ABD anakarasındaki topraklarındaydı. Pearl Harbor saldırısı askeri doktrinde büyük değişikliklere neden oldu. Bu saldırı sonrası uçak gemileri deniz savaşlarının ana unsuru haline geldi, muharebe gemileri büyük çapta gözden düştü.





Oğuzhan Koç - Serenti

  • Share:

You Might Also Like

0 Yorum