- Türk Deniz Gücü'nün İspanya, Venedik, Ceneviz, Fransa ve Malta gibi denizci devletlerden oluşan Birleşik Avrupa Devletleri’ne karşı tek başına mücadele edebilmesi,
- Neredeyse bütün Osmanlı sahillerinin tersane ve liman şehirleri halini alması,
- Akdeniz’de Cezayir, Tunus, Trablusgarb, İskenderiye, Kıbrıs, Rodos, Sakız, Midilli veİnebahtı’nın; Kızıldeniz’de Süveyş, Cidde, Moha ve Aden’in; Basra Körfezi’nde ise Basra gibi eyalet ve sancakların birer deniz üssü ve filosu olarak şekillenmesi,
- Donanma'daki gemi sayısının 500'ü üstün donanımlı savaş gemisi olmak üzere 4.000 parçayı bulması,
- Karadeniz’in tamamının bir göl olarak yüzyıllar boyunca sadece iç ticarete açık tutulması,
- Akdeniz’in dünyanın en önemli uluslararası ticaret merkezi haline gelmesi,
- Bazı stratejik nehirlerde bile donanma bulundurulması ve tersaneler kurulması,

- İngiltere'yi işgale giden İspanyol Donanması'na karşı İngiltere'nin Osmanlı Donanması'ndan acil yardım istemesi,
- Sumatra Adası ve Malaka Yarımadası'nda hüküm süren Açe Devleti'nin Portekiz saldırılarına karşı yardım istemesi üzerine Portekiz ve İspanya'ya karşı korunarak güvenliğinin sağlanması,
- Osmanlı Padişahları'nın "Sultân-ı Hâkimü'l-Bahreyn" (İki Denizin Sultanı) lakabını alması gibi hususlar dikkate alındığında, Osmanlı Devleti'nin aynı zamanda dünya tarihinde eşine az rastlanan bir Deniz İmparatorluğu olduğu görülmektedir.
0 Yorum