Altay ve Tanrı Dağları
Türk dünyasına özellikle tarihi açıdan baktığımızda iki mühim dağ silsilesine tesadüf edilir ki; birisi Altaylar, diğeri de Tanrı Dağlarıdır. İkisi de Türkler için bugün dahi kutlu mekanlardır.
Bilindiği üzere Altay ve çevresi Hakas, Tuva, Altay ve hatta Kazak Türkleri’nin yaşadığı topraklardır. En eski Türk izlerini buralarda görebiliriz. Altay Dağları Türkleri besleyen, büyüten ana kucağı gibidir. Hun-Türk destanlarında, Kök Türk efsanelerinde hep başrolde o vardır. Türkler büyük bir bozguna uğradıktan sonra sağ kalanlar bu dağa gelip, sığınmışlar; orada çoğaldıktan sonra tekrar dünyanın efendisi olmuşlardır. Dolayısıyla vefakar Altay Dağları, Türklerin hatırasından hiçbir zaman çıkmadı. Ayrıca eski Türk devlet anlayışı ve düşüncesine göre de, Altay’ın sahibi, devlete de egemen oluyordu.
Tanrı Dağı’nın çevreleri ise istisnasız belki bütün Türk kabilelerine yaylaklık ve kışlaklık yaptı. Onun eteklerinden çıkan sular tarih boyunca Türkistan ovasını suladı. Kutlu zirveleri Tanrı makamı olarak görüldü ki, bugün Doğu Türkistan sınırları içinde kalan en yüksek tepesi (7315 m) Han Tengri diye anılmaktadır.
Kaynakça:
Prof. Dr. Saadettin Gömeç, Türk Kültürünün Ana Hatları, 2.Baskı, Ankara 2012, ss.21-22
0 Yorum