AKKÂ SEFERİ (21 Mayıs 1799)

By Oguzhan Koc - 25 Eylül


Akkâ, Batı Filistin’de Beyrut’un 120 km kadar güneyinde, Hayfa Körfezi’nin kuzey kenarında bir kıyı şehridir. Akkâ, Ön Asya’nın önemli bir kapısı ve Ön Asya ile Akdeniz arasında kavşak noktası olarak yüzyıllarca büyük önem taşımıştır.




Şehir, Mısır Firavunu III. Tutmosis (MÖ 1504-1450) döneminden başlayarak dünya tarihinde sürekli yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Konumu sebebiyle sürekli istilaya uğramıştır. Eski çağlarda Filistin’de ve Akdeniz’in doğu kıyılarında yaşayan Sami halklarından Kenan halkı ve İbranilerin hâkimiyetindeyken daha sonra sırasıyla Eski Yunan, Roma, Arap, haçlıların eline geçmiş, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi (1516-1517) sırasında Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Bu tarihten sonra da bölge, büyük devletlerle Osmanlı Devleti’nin çekişmesine sahne olmuştur.




Hindistan’da büyük bir sömürge kurmayı düşünen İngiltere, XVIII. yüzyıl sonlarında Hindistan yolu üzerindeki Mısır’ı elde etmeye ve Doğu Akdeniz’e egemen olmaya çalışıyordu. Avusturya kara sınırı da Fransa’nın tehdidi altında idi. Rusya ise Akdeniz’e inmek çabası içinde bulunuyordu. Bu yüzden, bu üç devlet Napolyon tarafından genişleme politikasına yöneltilen Fransa’nın aleyhinde idiler. Fransız ihtilalinin ardından ülkede denetimi ele geçiren ve daha sonra da Fransa İmparatoru olan Napolyon (Napoléon Bonaparte) sürdürdüğü genişleme politikasının bir sonucu olarak Doğu Akdeniz’deki durumunu kuvvetlendirmek, İngiltere’nin Hindistan’la olan kara irtibatını keserek Mısır’a egemen olmak istiyordu. Mısır ve Suriye’yi ele geçirdikten sonra Kızıldeniz’e inmek, bu arada elde ettiği Yedi Ada’ya dayanarak Adriyatik Denizi’nin egemenliğine de sahip olmak istiyordu. XVI. yüzyılda başlayan Osmanlı-Fransız ilişkileri, Kanuni Sultan Süleyman döneminde verilen kapitülasyonların Sultan I. Mahmut döneminde genişletilerek sürekli hâle getirilmesiyle pekiştirilmiştir. Ancak Napolyon’un amaçlarını gerçekleştirmek için Osmanlı egemenliğindeki Mısır’a sefer düzenlemesi üzerine, Osmanlı Devleti’nin gerileme sürecine girdiği ve devlet otoritesinin eyaletlerde zayıfladığı bir dönemde, Osmanlı-Fransız Savaşı başlamıştır.



35.000 kişilik bir kuvvetle Mısır'a sefere çıkan Napolyon, İngiliz donanmasını Malta’da yenilgiye uğratmıştır. Haziran 1798’de İskenderiye’yi ele geçirmiş, Nil Vadisi boyunca iç kısımlara kadar ilerlemiştir. İngiliz Amirali Nelson komutasındaki İngiliz donanmasının Abukır Körfezi’ndeki Fransız donanmasını imha etmesi üzerine ikmal bağlantısı kesilmiştir. Bunun üzerine Suriye üzerinden Hindistan yolunu Fransa’ya açmayı hedefleyen Napolyon, ordularını Filistin yönünde harekete geçirerek 18 Mart 1799 tarihinde Osmanlı egemenliğinde bulunan Akkâ Kalesi önlerine gelmiştir. Ancak, kaleye 64 gün boyunca aralıksız olarak sürdürülen topçu ateşi ve girişilen taarruzlar sonuçsuz kalmıştır. İstanbul'dan sevk edilen yeni kurulmuş Nizamı Cedit askerinin de katıldığı Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Türk ordusu, Fransız ordusunu Akkâ Kalesi önünde durdurmuştur.



“Akkâ’da durdurulmasaydım, bütün Doğuyu ele geçirebilirdim!” diyen Napolyon, aldığı büyük yenilgi üzerine 21 Mayıs 1799 tarihinde kuşatmayı kaldırarak Kahire’ye geri çekilmek zorunda kalmıştır. Osmanlı ordusu daha sonra Fransız kuvvetlerini Mısır’da da mağlup etmiştir. Bunun sonucunda Fransızlar ordu ve donanmalarının önemli bir kısmını kaybetmiş olduğundan Akdenizdeki üstünlük dengesi değişmiş oldu.



Twitter'dan takip için ; @oguzhankocblog


  • Share:

You Might Also Like

0 Yorum